Dünya kurulduğundan beri sürekli bir değişim ve bir dönüşümün mekânı olmuştur. Bazı şeyler bazı zamanlar moda iken zamanla artık demode oluyor.
Yaşadığımız yüzyılda her şey sürekli değişim gösteriyor. Üretim azalırken tüketim gün geçtikçe artıyor. Bunun yanında büyüyen dünya nüfusuyla birlikte kaynaklarda tüketiliyor. Su önümüzdeki 50 yıla kadar tükeneceği söyleniyor. Kaynaklar yetersiz olduğundan dolayı dünyada mutlak bir kaos ortamı yaşanıyor. Biyolojik savaşlar nükleer savaşlar derken şuanda psikolojik savaş dönemine girdik medya ayağıyla doğru yanlış birbiriyle karıştırılıyor.
Yenidünya düzeninde olması gerekenler az nüfusu yakalamak ve var olan kaynakları tüketmemek. Herkesin gözü onun için 2023 yılına çevrilmiş vaziyette. 2023’de ne olacak herkes merak ediyor. Bir takım kesim yeraltı kaynakların çıkarılıp dünya devleti olacağımızı söylüyor. Zaten hep meydanlarda meydan okumalar, kapalı kapılar ardından özür dilemler yaşanmadı bu coğrafyada. 82 sürecine baktığımız zaman ABD amiralleri demedi mi bizim çocuklar başardı.
Başa geçenlerde bir ülke kurtardıklarını yutturdu. Halk elinde beyaz bayraklar ile meydanlarda ve sokaklarda dolup taştı.
Evren bizi kurtardı, bizim kahramanız Komutan Enver sözleri günlerce konuşulmadı mı? Domino oynanan kıraathanelerde bilinç önemli, Bazen kahraman ilan ettiklerimiz aslında en büyük ihanetin başrolleridir. Yenidünya düzeninde yerimiz 20 yıl da karanlığa gömüldü.
Peki, 2023’den sonra ne olacak? Bir yandan batmayan güneş İngiltere bir yandan onun kuklacısı olan ABD, diğer yandan tüm dünyayı yöneten Rockefeller ailesi bakalım. Gerçekten dünyaya meydan okuyabiliyor muyuz? Yoksa yaptığımız her şey hava cıva mı buna zaman gösterecek.