Önemli ve zorlu bir görevi üstlenen gazeteciler, yeri geldiğinde vatandaşlar adına kurumları denetliyor, yeri geldiğinde gündem oluşturuyor. Ancak ortak hedef, en iyi ve dikkat çekici haber yakalamaktır.
Gazeteciler, gecesini gündüzüne katıyor, son gelişmeleri okuyucusuna ulaştırmaya çalışıyor. Bu yüzden birçok gazetecinin ağzından dökülen sözler 'Çocuklarımın nasıl büyüdüğünü görmedim' oluyor.
Çocuklarının büyüdüklerinin farkında olmayan gazetecileri evlerinden uzak, aylarca evini görmeyen kişiler sanmayın! Tabiki birçok meslekte olduğu gibi gazeteciler de görevi gereği evinden uzak yerlere gidiyor, günlerce hatta aylarca evini göremiyor.
Benim bahsetmek istediğim konu, evinde olup da çocuklarının nasıl büyüdüğünü göremeyen gazetecilerdir. Çünkü öyle gazeteciler vardır, görevine o kadar çok bağlanmış ki işten eve döndüğü zaman dinlenmeyi unutmuştur. Yemek yediği anda bile gözü bilgisayarda, kulağı telsizde. Sürekli okuyucusuna haber yetiştirme düşüncesi vardır kafasında.
Bu görevi üstlenen gazeteciler, bazen bir yerde yanlış olan bir durum gördüklerinde rahat edemiyor.
Bütün tehlikeleri göz önünde bulundurarak o konunun üzerine gidiyor. Özellikle yerel medyada görev üstlenen gazeteciler, bulunduğu kentin de gelişmesine büyük katkı sunuyor. Çoğu zaman da sadece memleketin değil, ülke gündemini oluşturuyorlar. Ulusal medyada görev alan gazeteciler de yerel gazetecilerin kendilerinin gözü kulağı olduğunu belirlemeleri bu durumu kanıtlıyor.
Özel hayatını bir kenara bırakarak bu zorlu görevi üstlenmesine rağmen meslekte en fazla sıkıntı çekenlerden biri de gazeteci oluyor.
Çünkü gazetecilik mesleği, ülkenin ekonomisine doğrudan bağlıdır. Ülkenin ekonomisinde en küçük bir aksaklık olduğunda bile gazeteciyi derinden etkiliyor, ardından sorunlar başlıyor. Bugün 10 binden fazla gazetecinin işsiz olması, bu sorunların ne denli büyük olduğunu kanıtlıyor.
Öte yandan yaşanılan her olayda gazeteciler hedef haline geliyor, ilk onlar saldırılara maruz kalıyor.
Şanlıurfa'da birçok vatandaş, gazeteci gördüğü zaman bir adım geri gidiyor, ağzını bıçak açmıyor. Resmi kurumların kapıları gazetecilere kapatılmış, yetkililer tarafından kamuoyunu aydınlatacak hiçbir bilgi verilmiyor. Gazetecilere yönelik sanki toplumda fazlalıkmış izlenimi mevcut.
En fazla üzen durum ise sadece Gazeteciler Günü'nde gazetecilerin hatırlanması ve siyasiler tarafından da kuru bir mesaj yayımlanması. Bütün sorunları gündeme taşıyan gazetecilerin yaşadığı sorunlardan, gazeteciler gününde bile bahsedilmiyor.
Neyse konuyu fazla uzatmaya gerek yok. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nüz kutlu olsun...