Aslında devlet olmak çok zor bir iş. Baksanıza her kesme ulaşmak zorundasın. Herkesi memnun etmek zorundasın. Beğenenlerin sayısı az olurken beğenmeyenler ise bir hayli fazla oluyorlar. Bir taraftan memurlar oturdukları ki bunun içerisinde gerçek manada çalışanları kastetmiyorum.
Memurlar oturdukları yerde devletin kendilerine vermiş olduğu maaşı maaşın miktarını beğenmezler ve ha bire artış olması için meydanlara çıkarlar. Neymiş devlet memuru bu maaşla nasıl geçimini sağlasın derdin delermiş.
Peki, bu insanlar hiç asgari ücret ile bir ay yaşadılar mı? Bunu sormak istiyorum. Aynı zamanda bu memurların bir çoğu ise hayatlarını çalışan başka bir memur bayan yada bay ile birleştirerek almış oldukları maaşları ikiye katlıyorlar.
Ve bunu beğenmeden birde meydanlarda ha bire hükümeti sıkıştırıyorlar zam oranı istediğimiz gibi olsun diye. Bakıyorum da her tarafta bir memnuniyetsizlik bir isteksizlik ve hayattan zevk almama durumu tüm ülkeyi sarmış gidiyor.
Peki, bu memurlar asgari ücret ile çalışarak 6 nüfuslu kirada oturan bir işçinin yaşam standartlarını ve yaşam şartlarını hiç düşünüyorlar mı? Bunu cidden merak ediyorum. Hiç düşündüler mi? bazen bir gazeteci olarak bakıyorum da birileri çıkıp neden haberimizi yapmıyorsunuz diye bizlere serzenişte bulunurlar.
Bu serzenişler ise genelde menfaate dayalı yani, bir yerden beklentisi olan kemsin serzenişleri. Fakat bu kesim bir reklam vermeye yada abone olmaya gelince dört gözden kan ağlarlar. Fakat kendi menfaatleri olunca mangalda kül bırakmazlar.
Oysaki dinimiz İslamiyet gerçektende hak ve hakkaniyet dinidir. Ne diyor İslam’da, ‘Kendin için istediğini mümin kardeşin için istediğin zaman sen mümin olabilirsin’ evet yüce dinimiz bile bizlere bu şekilde hareket etmemizi emrediyorsa eğer bizler neyin derdindeyiz onu anlamış değilim.
Bir an için düşünüyorum da asgari ücret ile çalışan insanların hiç birisini meydanlarda görmedim. Hepsi kaderine razı, aldığına şükreden ve Elhamdülillah demesini bilen kişilerden oluşuyor
Bir artış olduğu zaman sadece biraz tebessüm ve şükür işte hepsi bu kadar.
Asıl bu asgari ücrete yapılan zamları bekleyenler çalışanlar değil, bu zammı asıl bekleyenler acaba artışı bu insanın elinden nasıl alabilirim diye düşünen ev sahipleri, bakkal, manav, kasap ve bunun gibi fırsatçılar işçiden daha fazla bu artışları merak edip dört gözle bekliyor.
Hani derler ya adamın tuzu kuru diye. Memur maaşlarındaki artışı beğenmeyenler meydanlarda tozu dumana katarken her kesimden destek istiyorlar ya, aynı durum asgari ücret artışı olunca ise sessiz kalıp, birde eee hükümet bu defa asgari ücrette gerçekten iyi bir artış yaptı diye yorum yapmaktan da geri durmazlar.
Gözünü sevdiğimin ülkesi ne büyük garipliklerle dolu ve ne kadar acımasız bir toplum haline geldik. Bu toplumumuzun ne denli iman itikat’tan uzaklaştığını bir resmi olarak karşımıza çıkmakta. Başta da dediğim gibi hakikaten devlet olmak çok zor.
Bir taraftan memuru mutlu etmeye çalışırsın. Diğer taraftan ise desteklemeleri alarak cebine koyan, aynı zamanda ürününü kaldırdıktan sonra bir daha Devletten bu defa ürünleri için yüksek fiyat isteyen çiftçilerle uğraşmak zorunda kalıyorsun.
Birde bunlara ek olarak beğenmeyip seni eleştirenler daha çok içinizi yakan bir başka konu oluyor. Kısacası nesrinden bakarsanız bakın hep tutarsızlık hep tutarsızlık. Devlet sadece bu iki sorunla uğraşmış olsa bunlar sorun bile sayılmaz.
Birde bunlara ek olarak dış işlerinde ayrı sorunlar. Ekonomide ayrı sorunlar. Güvenliğin önemi ve memnuniyetsiz ülkelerin kaprisleri. Bölmeye çalışanlar. Ülke üzerinde farklı kesimlerin oyunları ve daha neler ner… kısacası Yüce Rabbim bu güzelim ülkemize zeval vermesin. Allah ülkemiz üzerinde oynanan oyunları oynayanların başına yıksın... Amin…