Bir günde yedi özel ve manşet haber ile gazetede yerimi almıştım. Mesleğe girişimin 6. ayıydı…
Hemen gazeteyi alıp gazetemizin 30 yıllık büyük ustasına gittim.
Ona şu soruyu sordum;
‘Müdürüm bugün 7 özel Haber ve manşet ile gazetedeyim… Sizce ben gazeteciliğin neresindeyim?’
Bana diktiği gözlerinden takdir ettiğini anlamak mümkündü…
Ancak ağzından çıkacak bir kelime ya da cümleyi merakla ve heyecanla bekliyordum…
Müdür, kendinden emin bir şekilde konuştu…
‘Hala G’ye yetişemedin, Hasan’ım’ dedi…
İlk etapta oldukça kırılmış ve itiraf etmeliyim ki bozulmuştum…
Devam etti…
‘Ben 30 yıldır bu işin içinde olan biri olarak hala gazeteciliği tam anlamıyla kavramış ve hakkını verebilmiş değilim’ dedi…
‘Çok çalışacaksınız, yorulacaksınız, aç kalacaksınız, işten kovulacaksınız, hor görüleceksiniz, dışlanacaksınız ama bir yandan da pişeceksiniz…
İşte o zaman yavaş yavaş gazeteci olma yolunda olduğunuzu fark edeceksiniz…
Önemli olan haber sayısı değil Hasan’ım duruştur. Duruş ve dürüstlük insanı her zaman manevi olarak zirveye yerleştirir…
Sen daha çok gençsin yolun başındasın bu işi severek ve heyecanla yapıyorsun… Duruş ve dürüstlüğünü bozmadığın sürece gerisi kendiliğinden gelir…’
Büyük üstat bu nasihatleri sıralayalı tam 9 yıl geçti…
Üstadın dediği gibi ‘dışlandık, horlandık, işten atıldık, yorulduk ama vazgeçmedik… Vazgeçmeye de niyetimiz yok!…
Mesleğe hayatını adayan sayısız habere sayısız köşe yazısına imza atan bir insan bu kadar net bir şekilde gazeteciliği anlatırken parası ya da siyasi gücü ile kurduğu gazetede emekçileri sömüren vahşilerin gazetecilerin gününü kutlaması dürüstlük ile duruşun bittiğini bize gösteriyor…
Bugün Urfa’da;
Hangi gazete ya da televizyon çalışanı rahat bir şekilde geçinebiliyor?
Hangi gazete yada televizyon çalışanı tam maaş alabiliyor?
Hangi gazete ya da televizyon çalışanı rahatça haber yapabiliyor?
Bence hiçbiri…
Yıllarca Urfa’da gazeteciliğin lokomotif gücü olanlar bile satıldı…