Bir engelli düşünün ki Şanlıurfa gibi bir kentte yaşıyor. Onların çektiği zorlukları tam olarak hissedemeyiz ne kadar zorluk çektiklerine şahit olabiliyoruz. Geçtiğimiz günlerde otobüse binen bir engellinin isyanıyla karşılaştım. Vatandaşların sadece kendilerini düşündüğünü, engellilere saygı duymadıklarını söylüyordu.
Sesini yükselterek durumdan şikayetçi olan akülü sandalyede bulunan engelli ile konuşunca, “İnsanların bize saygılı olmaları için bizim gibi engelli olmaları mı lazım?” sözleri döküldü iki dudağının arasından. Ve anlatmaya başladı…
“Evden çıkıp durağa kadar gelene kadar ne zorluklar çektim. Trafik zaten sıkışık, yapılan kaldırımlar engellilere uygun değil. Durak tam karşıda duruyor ancak arada cadde olduğu için bir kilometreden fazla yolda dönmek zorunda kaldım. En azından engellilere uygun bir üst geçit yapılsaydı, bu kadar zorluk çekmezdim. Durakta otobüse binmek için kaldırıma çıkmak zorunda kaldım ancak engelli rampasının önüne araç park edilmiş. Buradan da kaldırıma çıkmak için öteki taraftan dönmek zorunda kaldım.
Bu kez otobüsü beklerken vatandaşların üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğini gördüm. Çünkü otobüsün içinde bulunan engelli alanı, dolup taşmıştı. Kimse de bu alanı boşaltarak bana yardım etmeyi düşünmedi. Tam 3 otobüs geçti aynı durumda binmeye fırsat bulamadım.
Bunu anlamak için illaki bu durumda mı olmaları lazım?”
İşte engelliler, hergün böyle sorunlarla karşı karşıyalar. Bazen engellileri dinlediğimde değer verilmeyen bir şehirde nasıl yaşanılır ki! sözlerini sık sık duyarım.
Şöyle bir baktığımızda gerçekten Urfa’da engellilere hiçbir kolaylık sağlanmadığını görüyoruz.