Genelde bir olayı yaşadıktan sonra önlem almak gelir hatırımıza. Oturduğumuz binaları fazla merak etmiyorduk. Çünkü bu kadar şiddetli bir depreme tanıklık etmemiştik.
Binalar ne kadar dayanıklı, nasıl yapılmış gibi konuları merak etmezken, ev aldığımızda bile sadece güzel olduğuna bakıyoruz. Biraz büyükse, güzelse fiyatı da uygunsa almak için hiç fırsat kaçırmıyoruz. Ancak Elazığ'da meydana gelen depremin şiddeti Şanlıurfa'da da etkisini sürdürürken, büyük korku yaşadık.
Şanlıurfa'nın ne kadar deprem bölgesi olmadığını düşünsek de bu depremde tehlikenin ne kadar büyük olduğuna tanıklık ettik. Demek ki büyük sarsıntılar Şanlıurfa'da da oluyor diye düşünmeye başladık.
Şanlıurfa'da şu ana kadar merak etmediğimiz düşünce kafamızda oluşmaya başladı. Artık binanın eski olup olmadığını dikkate almak bile önlem aldığımız anlamına gelmiyor. Çünkü hasar gören bazı binaların sadece birkaç yıl öncesinde yapıldığını ve halen yeni binalar olduğunu gördük. Bu düşünce bizi daha da korkuttu. Çünkü yeni yapılan bazı binaların da depreme dayanıklı olmadığını görmüş olduk.
Özellikle Elazığ'da yıkılan bir bina dikkatimi çekti. Çünkü binanın önceki görüntüsüne baktığımızda yeni gibi duruyor. Ancak bina depreme dayanamayarak yıkılmış durumda. Bu nedenle oturduğumuz binanın eski ya da yeni olduğunu değil, dayanıklı mı, değil mi sorusunu sormaya başladık.
Genel olarak bu tür olaylar başımıza geldikten sonra önlem almayı düşünürüz ama önlemi elden bırakmamak gerekir. İnşallah yapılarımızı yaparken, depremin etkisini göz önünde bulundururuz. Sadece deprem değil, toprak kaymasına, sel olaylarına karşı da dayanıklılığı dikkate almalıyız.