Bir devlet düşünün, içinde barındırdığı potansiyel imkanları verimli kullanmaz, onları başka ellere yani özel kuruluşların emrine ya verir ya da özelleştirme adı altında satar ise devlet öncelikli dayanaklarından bir kısmını kaybetmiş olur.
Örneğin fabrikalar, hava alanları, ormanlar, milli çiftlikler, yerli üretim elemanları, limanlar, satılır ise, o devlet yavaş yavaş dışa bağımlılığı kabul etmiş demektir.
Bu durum bize, daha çok üretim elemanlarının işletme hakkının yabancı devletlerin elinde olduğu OSMANLI dönemini hatırlatmıyor değil.
Her geçen gün dışa bağımlılığı perçinleşen bir devlet milli menfaatlerden illa bir yerde taviz verecektir, milli menfaat milli ekonomiyle sağlanır, bağımsızlık naraları atmak için, her sektörde milli olmak gerekmektedir.
İkinci önemli konu ise toplumun giderek heterojen bir yapıya bürünmüş olmasıdır, yani farklı millerin belli bir süre sonra farklı milletlerle entegre olmaya çalışılması gibi, milletin dinamikleri oynar ise, ortada ortak bir değer yargısı kalmadığı gibi, heterojen olan toplumun kendi içinde çatışmaya döneceği süreçler yakındır.
Devlet, milletin değerlerine sadık kalmadığı vakit, devlet yavaş yavaş dağılma çökme sürecine geçeceği kesin bir kaderdir.
Çok şükür bizim ülkemiz her geçen gün büyüyor ve gerek içerde gerekse dışarda büyük ses getirecek atılımları atmaya devam ediyor.
Global ekonomi sisteminde millileşme biraz yavaşlasa da bu bütün ülkeler içinde böyledir, sadece kendi öz kaynaklarını kullanarak tüm sektörde var olmak zordur hayaldir.
Benim söyleyeceklerim bu kadar kendinize iyi bakın.