Merhaba çok kıymetli okurlarım, bu gün size beyin göçü gerçeğini anlatacağım, öncelikle beyin göçü nedir? Tanımını yaptıktan sonra ülkemize vermiş olduğu zararları ve artılarını ortaya koyacağım.
Öncelikle bunu açıkça ifade etmem gerekir ki, kimse doğup büyüdüğü yeri terk etmek istemez, ancak bunun nedenleri vardır.
Söz gelimi doğup büyüdüğümüz mahalleye bile gitsek, içimizi bir hüzün kaplar ve bir huşu kaplar.
Düşünün ülke dışına çıkmak zorunda olduğumuzu, o zaman nasıl bir psikoloji içerisinde oluruz?
Bunu tarif etmek bile zor bir durumdur.
Hiç bilmediğimiz yerlerde, yaşamanın vermiş olduğu gariplik ve mecburiyet, bizi biz yapan değerlerin yok olmasında en büyük etkendir.
TUİK verilerine göre sadece 2017 yılında 113 bin kişi Türkiye’den, kendi ana vatanından bir daha geri dönmemek üzere ülkesini terk etti.
Ve sadece bir yılda ülkesinden gidenlerin sayısının oranı ise %63lere kadar çıktı, bu çok düşündürücü ve önlem alınması gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Daha 3 yıl öncesinde tablo bu iken, şuan ki durumumuzu düşünmek bile korkutucu bir hal aldığını söylemek zor olmasa gerek.
Kendi toprağını, namus sayan ve uğrunda gerektiğinde öz kardeşini öldüren bir toplum olduğumuzu düşünürsek, gözünü kırpmadan varını yoğunu bırakıp gitmek isteyenlerin sayısı bizi açıkça korkutmaktadır.
Bizden gidenler, gittikleri yerleri kalkındıra dursun, gerisin geriye gelmek istememeleri de ayrı bir hüzün tablosudur.
Eğer belli bir ekonomik bir statüye çıkmış olsaydık, sanırım bunlar pekte yaşanmayacaktı.
Ama gidenlere de kızmıyor değilim açıkçası, kalıp vatanımızı güzelleştirmek dururken neden bir başka yere göç etmek durumunda kaldınız diye sormadan kendimi alamıyorum. Ama sonra aklıma, Vecihi Hürkuş’lar ve Aziz Sancar’lar gelince de hayıflanmıyor değilim.
Aslında burada iki mana çıkıyor, ne devlet bazında toplum yüceltildi, nede vatandaş olarak, devletimize gerçek manada sahip çıktık. Yani neden dur diyemedik ve neden gittik?
Her iki kutupta gerçek manada bir birlerine olan görevlerini hakkıyla yerine getirmedi.
Bir babanın evladına sahip çıkamadığını düşünürseniz, evladında kendi babasına karşı bir tutum sergileyeceği aşikârdır.
Toplum olarak şükür etmeyi, bir tarafa bırakmaya başladığımız ve hatta daha çok benim olsun anlayışını güttüğümüz nettir.
Ama artan nüfusun bir şekilde ihtiyacının giderilmesi ve ekonomik ve sosyal statüde kendine yer edinmesi gerekir.
Yoksa sonuç olarak aşıyı biz bulduk ama biz nasiplenemedik durumları yaşamaya devam ederiz.
Bizim coğrafyanın insanı zekidir, çalışkandır ve kendini bilen bir toplumdur.
Sonuç olarak beyin göçüne dur dememiz gerekir ve vakit kaybetmeden toplumumuzun dışa bağımlılığını en az seviyelere çekmemiz gerekir ve farzdır.
Bir başka köşe yazımda görüşmek üzere iyi günler….