Bugün Dünya'da ve Ülkemizde yaşanan Salgın hastalıkların bir nihayet bulacağı umuduyla yazıyor ve çokça dua ediyorum, Şüphesiz ki Allah İnsanlara gazap ve elem vermeden önce yaptığı hatalarından dolayı hastalıklar verir ve bu hastalıkların insanları kendi hatasını anlayıp, tövbe etmelerini ister.
Bizler çokça tövbe ettiğimiz sürece ve güzel insanların yüzü suyu Hürmetine bu hastalığın son bulacağına inanıyorum. Zaten Son gelen gelişmelerde hemen hemen bizim ülkemizde dâhil, büyük ülkelerde Aşı bulunduğuna dair haberlere oldukça rastlıyoruz. İnşallah Rabbimin İzniyle çok yakın zamanda bu hastalıktan kurtulacağız.
Ancak şu var ki Asıl hastalık iletişim hastalığı ve kimlik hastalığı, bunlardan kurtulduğumuz zaman işte bereket orada hâsıl olacak. Nedir bu iletişim hastalığı, Sosyal medya başta olmak üzere, TV kanalları ve internet, Bilgisayar, en son teknoloji, gençlerde ve bireylerde kendini ispat etme, ne idüğü belirsiz bir takım hareketler sergileyerek tik tok vesaire gibi kanallara kendilerini servis ediyorlar.
Sorun burada işte insanlar birileri kendilerini beğensin, birileri kendi beğeni üstüne çokça tıklasın diye, edep dışı saçma sapan hareketlerde bulunup, başkalarının da etkilenmesine sebep oluyor ve bu saçma hareketler zinciri bir kültür kavramını meydana getiriyor.
İzlemeyeceğiniz herhangi bir platform yok, bir anda reklam arası ve bir video bir program izlerken direk karşınıza çıkıyor. Ha bide şöyle bir durum var bu öyle bir yaş grubuna hitap ediyor ki yaş sınırlaması yok, 7 den 77 yaşına kadar bütün bir toplum bu saçma sapan hareketlerin kurbanı, bunun en büyük sebebi, iletişimsizlik ve yalnızlaşma, insanlar kendilerine sohbet ortamını böyle kanallar aracılığı ile yapıyor.
Misafirliğe gitme, iki kelam birileriyle sohbet etme, edep ve hayânın çokça olduğu ortamların çok az oluşu ve bu ortamlardan uzaklaşma toplumu ve gençliği bu ve benzeri sanal ortamlarda ispat etme zorunluluğunu doğuruyor. Bunu bütün samimiyetimle söylüyorum, vallahi bu bizim suçumuz, eğer biz sahip çıksaydık, bunlar böyle olmazdı, biz eğitseydik, böyle yapmazlardı, buradan bütün Devlet Ricaline sesleniyorum, Sosyal medyaya bir sınırlama getirilmeli ve Bu Saygıdeğer RTÜK Çalışanlarına da bir selam göndermeyi borç bilerek, lütfen biraz gündüz kuşağı programlarına dikkat etsinler, üzüm üzüm baka baka kararır.
Bizler böyle dizileri böyle programları izleye izleye bozulduk, Diziler, programlar, Aile kültürüne hitap etmiyor. Aileler çöküyor. Boşanmalar, Kadına şiddet, böyle programların etkisinin parçası var. Bu sebeple bu kültür kaymasına artık Devlet Ricalinin yön vermesi lazım.
İkinci sorun Kimlik sorunu, gençlerde nedense hep, içi boş diploma alınca kimlik olduğunu, bir niteliklerinin olduğunu sanıyorlar, Ancak kimlik, insanın hayat ve yaşama bakış tarzı ve yaşaması ile olur. Şu devirde eğer isim yapmışsa, parası var ise veya diploması değerli meslek gruplarından ise kimlik sorununu çözmüş olduğunu sanıyor. Oysa insan, insan olduğu sürece, kendi hayat tarzında insan gibi yaşadığı sürece, diplomalı eşeklerden daha evla olduğunu kabul görüyor ve savunuyorum.
Tabiki Eğitim Şart sözcüğünü benimsiyorum, ancak, toplum öyle bir hal oluşmuş ki, parası var ise, diploması var ise 1. Sınıf insan muamelesi görüyor, İnsan olmadığı halde, Ben buna karşı duruyorum. Farkındaysanız, Siyasi olaylara ve siyasi gündeme dokunmadan yazıyorum.
Siyasi gündem bu durumlardan daha vahim bir kimliksizlik ve kişiliksiz kuramlara doğru yol almış durumda, Ama ben inanıyorum, bütün dua ve umutla, güzel günlerin olacağı bir dünya ya ve Ülkeye uyanacağımızı görüyorum. Bir daha ki yazımızda görüşmek ve buluşmak dileğiyle, pandemisiz günlere, hoşça kalın, takipte kalın.