Yaklaşık 600 küsur bayan, erkek, memur esnaf, öğrenci okutman herkesimden insanlara sordum. Buna bireysel mini bir bilimsel referandum örneği denilebilir.
Nasıl bir ülke ve nasıl bir dünya istersiniz?
Tamamının ortak isteklerinde: “Barış, huzur, kardeşlik, güven, adil paylaşım, karşılıklı saygı-sevgi, evrensel hukuk normlarının uygulanması, uluslar arası anlaşmalara uyulması ve herkese ait adil bir düzen... “ istediklerini gördüm.
Emin olun ki bir tek Allah'ın kulundan kavga, zulüm, savaş, katliam isteyene rastlamadım. Savaş kelimesinin geçtiği cümlelerde "Bir an önce bu ‘savaşın’ bitmesi" olarak ifade edilmiştir.
Anladım ki 6 bin 60 bin 60 milyon ve hatta mümkün olsa yeryüzündeki 7 milyar insana ulaşılarak aynı sorular sorulsa, azgın olan azınlıklarda ki istisnai durum olan savaş baronları, diktatör krallar ve tanrı taslakçı sultanlar… hariç din, dil ve simaları farklı da olsa tüm halklardan benzer cevaplar alınacak.
Top yekûn halk, halklar, kavim, kabile, resmi veya gayri resmi şahıslar ve gurupların ortak talepleri aynı istikamette iken ne oluyor ki, fiili olan reel durum %99 bunun tam tersi olarak cereyan etmektedir?
Sonuç olarak netice veriyor ki toplumsal irade ortak irade ile hareket etmiyor demektir. Görülüyor ki eşhasın keyfine tebaiyet edilerek, halklar, milletler ve ülkeler uçurumu yuvarlanmaktadır. Ve bir çok ülkede bilhassa bugün adı islam ülkeleri olan devletlerde bilfiil nefsani ve şeytani olan keyfi, küfri ve cebri neticeler ortadadır.
Evet, bir kez daha tüm cihana duyuracak şekilde haykırmak isterim ve ifade etmek isterim ki, sonu idam dahi olsa...?!
“BARIŞA EVET SAVAŞA HAYIR-SAVAŞA HAYIR BARIŞA EVET!"
Bu ifade sadece bir slogan değil, tüm Ortadoğu, İslam âlemi ve Dünya halklarının -gerçek hür ve özgür kalınabilseydi- iradelerinin ifadesidir.