23.11.2016 tarihli Şanlıurfa'da yayınlanan mahalli bir gazetemizde şunları yazmıştım. Tekrar etme ihtiyacını duydum. Çok kıymetli bir kalemin sahibi olan bir dostumun çok iyi niyet ve düşüncelerle yazdıklarını okudukça memnuniyetimi bir şekilde kendisine ifade ettim ancak olayın toplumsal farklı boyutlarının doğru anlaşılması, ve herkesin payına düşecek empati miktarına sahip çıkması niyetiyle tekrar kaleme almayı uygun gördüm..
Çok Değerli Suat Yılmaz Kardeşim: Birlikte Yaşama Kültürü ile ilgili makalelerinizi okudum. Uygun olan şartlarda, anlattıklarınızı kabul etmemek veya arzulamamak inancımıza aykırıdır.
Ancak, çok iyi bilinmesi gerekir ki; Wext u zaman merc u imkân bazen soruların cevabını ve sorunların çözümünü içerisinde bulunulan ekonomik, sosyolojik, siyasal rejim… ve hukuki olan veya olmayan, adil ve adli durumlar farklı kılabilir.
Mesela: Dün, (zengin) zekât vermekle yükümlü olan bir adam bu gün (fakir) almak durumuna düşebilir. Dün oruç tutmakla mesul biri bu gün iftar açmak-yemekte mecbur veya mubah durumuna düşebilir....ve saire.
Şüphesiz birlikte yaşamak pek ala uygun şartlarda mümkündür ve elzemdir. Ancak her halükarda “Birlikte yaşama kültürünün sağlanması”: Güçlünün adil davranması ve zayıfın onurunun ve hukukunun korunmasıyla mümkündür. Aksi takdirde hak-hukuk noktasında, kendisi mağdur, mazlum ve muhtaç olanın gasıpçı, zalim, inkârcı ve imhacı olan başkalarıyla birlikte yaşama kültürünü talep etmesi; onun kölece yaşamaya razı olması anlamına gelir...
Mesela "Ezekatü kanteretel islam(HŞ)" örneğini vermişsiniz ve izahınız da bir o kadar güzel. Ancak fakir ile birlikte yaşama kültürü köprüsünü kuran ve koruyan dikkat ederseniz zekât verecek güçte olan zengindir. Mağdur ve muhtacın bunu sağlama imkânı yok. Bu manada daha çok sayıda örnekler verilebilir. Zaten teşhis yanlış konulunca ve reçete doğru yazılmayınca; hastalık iyileşmediği gibi daha farklı alanlarda farklı yeni şekillerde nüksederek artıyor.
Mesela aynı "karın ağrısıyla" doktora giden iki kişiye aynı ilaç yazılsa ya teşhis yanlış olduğu için ikisi veya en az kesinlikle birisi zarar görecek. Çünkü karın ağrısı ortak nokta ise de, biri “kabız” diğeri “ishal” olan iki ikiz kardeş dahi olsa, karın ağrısından yola çıkarak aynı ilaç verilemez. Verildiği an şu andaki olanlar olur. Başka bir netice beklenemez.
Birlikte yaşamak her insanın ve bilhassa her bir Müslüman'ın ortak dileği ve bu konuda mutlaka çaba sarf etmesiyle gelinen noktada çok zor görünse bile imkânsız değildir. Şüphesiz birlikte yaşamak pek ala uygun şartlarda mümkündür ve elzemdir.
Ancak tekrar ediyorum. Zalim zulmüne devam etse de, İnkar imha ve asimilasyon dayatılsa da, Hak-hukuk çiğnense de, Din'ce ve dünyaca kabul görmüş insan hakları temelinde; özgürlük ve hürriyet kısıtlansa da.. İlahi adalet ve evrensel hukuki normlarının dışında, herhangi bir etnik unsur- kavim ve millet üst kimlik olarak dayatılsa da... Bir tarafın kültürel ve tarihsel varlığı inkar edilse de,.. Birilerinin ecdadı tanrısallaştırılırcasına heykelleri-putları dikilirken bir başkasının ecdadı eşkıyalık, hıyanet ve vatan hainliği ile(!) suçlansa da... Birilerinin atalarının mezarları ziyaret kılınırken ve tapınak halinde anıtlaştırılırken bir başkasının atalarının mezar taşları dahi yıkılarak, cenazeleri imha ve meçhul hale getirilse de... Adalet hakta değil güçlünün uygulamalarıyla çiğnense de.... Böylesi bir birlikte yaşamın özgürce bir irade ile yaşandığı bir insanlık devir ve döneminin bir defa dahi yaşanmadığı, böylesi bir tarihin tekerrürü mümkün değildir. Teklif-ı malayutak olur.
Birlikte yaşamanın kalıcı ve uzun vadeli güven ve barış içerisindeki yolu: Hâkim durumda olan hükümfermanın adalet temelinde, eşitlikçi şartlar dâhilinde, ırkçılık illetinden uzak, Kur'an ve Risaletin sünnet ölçülerine amade, mazlumun hak-hukuk-hürriyet- onur ve özgürlüğüne sahip çıkılması ile mümkündür. Aksi durumda söylenen sözler ve yazılı cümleler birer, siyasi miting meydanlardaki sloganik pankartlar ve boşuna sıkılan hava-i fişeklerden ibaret kalır.
Sevgili dostlar, değerli arkadaşlar ve bilhassa erbabı ilim olan değerli muallimler..! Belki maksadımı çok açıkça izhar ve ifade edemedim, lakin gerek şahıs olarak sizin ve gerekse değerli takipçi kardeşlerimin feraseti muğlâk ifadelerimi de anlayacak niteliktedir. Selamlar ve saygılarımla...