Cenabı Hak Hazreti Peygambere emir buyurdu, “abduhu” kulluk bakımından deki: “Bende ancak sizin gibi bir insanım” (Fussilet/6)
Evet o kulluk bakımından doğdu, olgunlaştı, bazen çile ve bazen sefa çekti ve nihayetinde vefat etti. Şüphesiz Kur’anın verdiği dersten anlıyoruz ki Risalet; hadis ve sünnet yönüyle uyulması gereken bir rehber ve önder olarak devam etmektedir.
Sevgili dostlar maalesef kimileri iyi niyetinden ve başındakileri bir plan ve proje gereği hayat kitabı olan İlahi emir ve nehiyleri yaşanmaz hale getirmek için Hz. Peygamberi sümme hâşâ bir postacı veya kargocu durumuna sokmaya çalışanların Yüce Rabbimiz bu ayeti gözlerine sokuyor!
"Deki: Allah'ı seviyorsanız, bana tabi olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın...” (Al-i İmran / 31)
(Ey Muhammed! Onlara, o seni devre dışı bırakmak isteyen ehli bid'a hain, sefil sefihlere) Deki: “Allah’ı seviyorsanız, bana tabi olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın...”(Al-i İmran / 31)
ilahi iradenin teklif ettiği ifade: "...bana tabi olunuz ki,..."
1- Peygamberin Kur'andan anladığını yaptığı tefsir/hadis izahı ve açıklamaları olmazsa...?
2- Anladığını yani kendisine öğretileni bizzat kendisi yaşamaz ve bizlere örnek bir önder olmazsa yani sünnet-i seniyesi dediğimiz onun yaşadığı Kur'an ahlakı olmazsa "...bana tabi olunuz ki,..." nasıl anlaşılacak ve nasıl tabi olunacak?
Ve yine “De ki: Allah’a ve Resule itaat edin; eğer yüz çevirirlerse, şüphesiz Allah kafirleri sevmez.” (Al-i İmran / 32)
Ve yine Yüce Rabbimiz: ) "De ki: “Allah'a ve Resule itaat edin;" Ayetin hükmü kıyamete kadar geçerli olduğuna göre, açıkça anlaşılıyor ki İlahi emir olan Kur'anın ayetlerine, tefsir ve tarifi olan Peygamberin Hadis ve yaşam biçimi olan sünnetine ittiba kıyamete kadar devam edecek.
Elbette peygamber "abduhu" yönüyle "sizin gibi (bizim gibi) bir beşerdir" Resul olarak, Risalet yönüyle tebliği, fiili ve takriri sünneti Allah'ın emriyle görüldüğü gibi hala dipdiri bir şekilde devam etmektedir. ayetin devamında "..eğer yüz çevirirlerse, şüphesiz Allah kafirleri sevmez.” (Al-i İmran /32)
Yani Allah'ın kelamı Kur'an ve Resul'u Hz. Muhammed'den ayrılır, birini diğerinden ayırır yüz çevirir iseniz kâfir olacağınız için, apaçık bir beyanla " Allah kâfirleri sevmez." şeklinde durumu netleştiriyor. İlahi imtihan gereği takdir sizindir.
Ve yine Şanı Yüce olan Rabbimiz şöyle buyurur Deki: “Allah’a ve Peygambere itaat edin ki rahmet olunasınız.” (Al-i İmran /132)
Bunca ilahi tahşidat, ikazat ve tebliğat'a rağmen birileri Resulullahı bir tarafa bırakarak başkalarının tefsir ve tercümeleriyle Kur'anı dinlemeye ve anlamaya çalışırken bu apaçık Risalet mührünü görmüyorlarsa yapılacak hiç bir şey yok. Çünkü "onların kalplerindeki hastalık arttıkça azgınlıkları ziyadeleşir" Yani yine rol model olarak peygambere itaati Allah'(cc)a itaatle eş değer zikrederek terk edilmeyeceğini bildiriyor.
Umarım ehli insaf olan bir kısım insanlarımız, "peygamber geldi, görevini yaptı, gitti geride hiç bir izi kalmadı. O sadece inanılması gereken bir haber getirici peygamber/postacıydı" diyenler, gittikleri hatalı yoldan tez zamanda dönerler.