Değerli kardeşlerim. Hayatımda bizzat şahit olduğum ve bazen bizimde karşı karşıya kalarak yaşadığımız bazı durumları hatırladım, siz sevgili okurlarımla paylaşmak isterim.
Hani üst düzey bazı amirler bakarlar ki kesinlikle birileri tarafından kalemleri kırılmış, ipleri çekilmiş, kendileri saf dışı edilecek ıskartaya çıkarılacak; görünürde iyilik bizden olsun(!) kendileri istifa eder veya yer değişirler. Buna birçok kez ülkemiz dede şahit olmuşuz.
Aynen bunun gibi, yeryüzünde bir çok adı demokratik devletlerde bulunan siyasi partiler ve hükümetler, ekseriyetle iktidar olmak için seçime giderler, lakin her şeyde olduğu gibi bu vaziyetinde bazı istisnai durumları vardır. En dikkat çekici nokta şudur:
Mesela herhangi bir ülkede iktidarda koalisyonsuz, tek başına çoğunluğu elinde bulunduran bir hükümet var. Cumhur başkanı aynı partiden ve bizzat iktidar partisinin de genel başkanı. Dünyada ender bulunulan uzun bir zaman zarfında ülkenin başında icraatta bulunmuş. Muhalefetten de tam destek olarak, girdiği savaşta karşı tarafa gücü yetmiş, olağanüstü hal destekli bir vaziyet sürerken, iki yıla yakın genel seçimlere zaman varken neden erken seçime gidilsin? Hem de seçim öncesi en sert ve güya zıt muhalifleriyle ittifak ederek...?
Ve hem de daha döne kadar biri diğerini en olmadık suçlamalarla "Ha falan(....) ha filan (......)" terör örgütü diyerek, anarşi ile eşdeğer ifade ederken, eline geçecek ilk fırsatta divanı harpte yargılayacağını her fırsatta namusu ve şerefi üzerine yemin içerken, diğeri karşı cenahtan kafatasçı, faşist gibi en ağır suçlamalarıyla karşılık verilmiş.
Daha sonra acaba ne oldu da 180 derece ters bir istikametle, adeta suda boğulmamak adına can simidi gibi yek diğerine sarmaşık gibi tutunurlar. O ülkede aklı olan her yurtseverleri, vatanperveri cidden düşündürür! Perde arkası ne var-ne yok her vatandaş merak etmez mi?
İktidarda olan hükümetler yaptıkları anketlerde ve bulundukları ortam veya gelinen noktada, vakti gelince yapılacak seçimlerde milletçe dışlanacaklarını anlayınca, her türlü hileye başvurarak erken ve hatta baskın seçime giderek mümkünse yeniden zaman kazanmak, değilse bırakıp kaçmak veya yıkım ve enkazın altında kalmaktansa iyi ki de seçim var diyerek. Bari vatandaşa vatandaşlığını hatırlatarak, (onların ifadesiyle) yurttaşa demokratik görevini yaptırıp(!) sandıkta kaybetmek ve bu dahi bir nevi şereftir sonucuna varmak...
Böylesi durumları yaşları yaşımızla yakın olanlar gördüğü, bildiği gibi, gençler dahi şimdiki halde veya gelecek zaman zarfında görebilirler. Aslında kürtçe bir ata sözü bu durumu ne kadar güzel özetlemektedir.
Bi Dımıli: Do kı piseya merdenbo, jewfın rem'zi karé camérdeyo"
Bı Kırdasi: Wé kı bı pisi mırınbı, carna revji karé camériye"
Türkçesi: Pisipisine ölmektense bazen kaçmakta bir yiğitlik işidir."
Aslında bu durumu kötüye yorumlamamak lazım. Belki de sosyolojik olarak geride kalan bir sağ duyu ve vicdanın sancısı sesinin dinleti'si veya iniltisidir.
Ülkemizdeki bazı durumlar, bazı zamanlarda bunlardan hangisine tekabül ederse etsin: Bir gün dahi bu coğrafyada, halklarımıza, vatanımıza, insan haklarına hizmet etmiş, hakkı hakim kılmaya çalışmış, barışı sağlamaya, kalıcı kılmaya gayret göstermiş ise, ister iktidar ister muhalefet, fert veya toplum olsun herkese teşekkür ederiz.Değilse cenabı Allah'(cc)tan hidayet dileriz. Selam, dua ve saygılarımla...