Yeryüzünde övülmemiş veya yerilmemiş herhangi bir olay, durum veya karar yok. Onun için kişi hak bildiği yolda, doğru bildiği kararda ve ilahi emre uygun olan davranışına ısrarla usule uygun adaletle, sabır ve gayretle devam etmelidir. Her konuda Rehberimiz(cc)in ilahi fermanı Kur'an-ı Kerim ve önderimiz Allah'(cc)ın Resulü Hazreti Muhammed(sav)dir.
Rabbimiz (cc) buyurur: "Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere/zalimlere/nankörlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.)" (MÂİDE-54)
Ve şöyle bururur: (Ey Nebi, kâfirlerle [madi imkanlarla, silahla] ve münafıklarla [öğütle, delille, belgeyle, tedbirle] cihad et, [öğüt, uyarı, tebliğ de kâr etmezse] onlara sert davran! Onların gidecekleri Cehennem, ne kötü yerdir.) [TEVBE -73, TAHRİM -9]
Ve önderimiz, efendimiz: “Ashabım zandan çekininiz! Çünkü zanla itham sözlerin yalanı çok olanıdır. Birbirinizin eksikliğini görmeye ve işitmeye çalışmayınız, özel ve mahrem hayatı da araştırmayınız. Bir de almayacağınız bir malı alıcıyı zarara sokmak için arttırmayınız, birbirinize hasette etmeyiniz! Düşmanlık da etmeyiniz. Birbirinize arkanızı çevirip küsmeyiniz. Ey Allah’ın kulları birbirinize kardeş olunuz.” (Tecrid-i Sarih Ter. C.12,s.143)