Tarih bazen keramet bazen kehanettir...
Efendilik ve köleliğin tarihte kaldığını, bir daha müzmin bir formatla güncelleşerek tarihselleşmeyeceğini sananlar, sosyolojik evrensel evrimselleşmeden habersiz olanlardır.
Maalesef tevhit dışı, çağdaş tanrıcı-putçu, müşrik tapınakçıların çağ dışı, rejimleri ve ideolojik köleci cambazlarının eliyle topluca alınıp satılan bireysel insanlar yerine; köle bölgeler, milletler, ülkeler-devletler oluşturulmuş vaziyettedirler!
Tarihin tecrübesinden, ilmi karineler ve bilimsel ölçütlerle yeterince faydalanılmazsa, bir çok coğrafi alanda, sosyolojik bölgede, farklı kültürel çevrelerde bu gerici; keyfi, küfri, cebri yozlaşma yobazlığının tekerrürü kaçınılmazdır!!
Tarih, her zaman; kahramanlık destanlarının, zaferi ile neticelenen başarılı şeref tablolarının panayırı değildir.
Tarih, bazen bir yönüyle; satılmış veya satılmışlara katılmış, gölge ve gölgenin gölgesi durumundaki bir kısım aşiretler, partiler, örgütler, cemaat ve cemiyetler, kavim ve kabileler, ve milletlerin çöplüğünün süprüntü'sünün arşivi hükmündedir.
Kendi kalpleri, ruhları, vicdanları hür ve özgür iradeleriyle idare edilmelerini başaramayanlar: bir üst aklın emir ve iradesi olmadan ne satın almayı becerebilirler ve nede satabilirler hiç bir şeyi, hiç bir zaman..!!!
Yani (hele-hele) kölenin kölesi olanların, efendisinden/efendilerinden habersiz kölelikten azade olmaları çok zor ve imkan dışı olduğu gibi, köle satın almaları veya satmaları da zaten imkansızdır.!!