Değişen çağ ile birlikte insanlarda değişim gösterdi. Değişimden kastım zihinsel değişim değil. Fiziksel değişim. Dışarıya hep bir sevda tutkumuz söz konusudur. Lakin kendi doğduğumuz toprakları ve değerleri yeteri kadar bilmiyoruz.
Nerden geldiğimizi unutup bambaşka bir kimliğe bürünüp bambaşka kimliklerdeki insanları kimliklerine sevinçlerine ve değerlerine merak sarıyoruz. Onun için, namuslu bir insan, doğup büyüdüğü toprağın insanını bilmek, onun kısmetine düşen acılara ortak olmak zorundadır. Onun için doğduğu yere, dünyadan pencereler açmak, oraya ışık götürmek, oradaki halkın bilinçlenmesini sağlamak zorundadır.
Memleketinden kopmuşları, bozulmuşları uyarmak zorundadır. Memleketini unutanlardan hesap sormak, ihmal edenlere karşı durmak zorundadır.
Bugün Siverek gibi unutulmuş, kendi kaderine bırakılmış, yüzlerce yer vardır, Türkiye’de gelişmemiştir, gelişmeyi sağlayacak imkânlardan uzaktır.
Onun için, Siverek’in ya da Siverek şartlarından bir kazanın çocuğu olmanın sorumlulukları başkadır. Senin memleketin de insanlar insan gibi yaşamalıdır. İnsan gibi ölmelidir. Senin omuzların zayıftır, görevin çok ağırdır. Çok çalışmaya, çok düşünmeye mecbursun. Dünyadaki yerini, Türkiye’deki yerini ve sıranı bilmek zorundasın.
Nereye gidersen git, Siverekli olmanın gururunu ve heyecanını duymak, senden sonra geleceklere örnek olmak zorundasın. Hem öyle bir örnek ki, gerektiğinde kendini bütün dünya nimetlerinden sıyırıp, bir buda rahibi gibi Siverek’e adamak zorundasın.
Bir inanç uğruna el ele olmak, omuz omuza olmak güzel bir iştir. Siverek’i kan ve barutun dışında Türkiye’ye tanıtmak, Siverek’e faydalı olmak her Sivereklinin vazifesidir.