Şanlıurfa Türkiye’nin en genç nüfusuna 14 vekile 14 belediye başkanı ve bir bakana sahip.
Saydıklarımdan çok soruna da sahip güzel memleketim. Gaziantep’e kadar gelen hızlı tren yine Urfa’ya yetişmedi. Urfa yine üvey evlat muamelesi gördü. Zaten şimdiye kadar ne erken geldi ki bu canım şehre. Gelen yedi giden yedi. Her gelen gideni, her giden de geleni yetersiz buldu.
Çapulcuların günahını benim aziz şehrim çekti. Geçtiğimiz gün Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül’e Urfalı Vekillerin çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz dedim. Adam o kadar dolmuş ki söylediği “10 dönüm bostan yan gelip yat Osman” dedi. Bu lafı daha öncede duymuştum. Ama bu kadar yürekten söyleyeni görmedim.
Şanlıurfa’da daha önce belediye başkanlık görevini yapanlar aba altında sopa gösterircesine mevcut başkanlara sesleniyor. Ama gel görkü onlar da zamanın da yan gelip yattan tayfa. Birisi Urfa’ya arıtma tesisiyle övünüyor, diğer etrafını taşlar ile döşediği mezarlıkların üzerinde duyar kasmaya devam ediyor. Zaten Milletvekililer de düğün sünnet davetiyeden başka Şanlıurfa’ya geldikleri yok. Başını kuma sokan deve kuşları gibi sorunları görmemekte ısrarcılar. Urfa’da muhalefet desen iktidar partisinin eskileri. Sayın Bakan da Türkiye ekonomisiyle mi ilgilensin yoksa çapsız yetkililerle mi uğraşsın. Bugün Gaziantep sınır komşumuz adamların bizden daha az vekili var, Belediye Başkanları kadın fakat yine de istediklerini yapıyorlar. İstihdamı sağlıyorlar. Gelin görün bizde işsizlik, ekonomi, sağlık, turizm desen yerlerde buna çözüm bulacak ne vekil ne belediye başkanları söz konusu hala.
Diğer şehirlerde fabrikadan geçilmiyor. Bizim Urfa’da billboardlardaki yakışıklı başkanların fotoğrafları cezbediyor.
Hiçbir şey yapmadıkları gibi bide her yılın ortasında 3 yıllık çalışmalarını duyurmak için düzenlenen basın toplantıları verilen kahvaltı yemeklerin haddi hesabı yok.
Utanmaz arlanmazlarda bunların ekmeğine yağ sürüp şehir gündemini belediye çalışmalarıyla ha bire dolduruyorlar. Ne yapsınlar garipleri onların da geçim kaynakları da başkanların artıklarıdır.
Kimsenin bu kenttin doğrularını yazmaya cesareti ve yüreği ne yazık ki yok. Herkes böyle gelmiş böyle gitsin diye diye başını yastığa koyuyor. Ama unuttukları bir şey var onların arkasında gelecek çocukları bir gün diyecekler nasıl bir kent bıraktılar diye sitem edecekler.
Ve o günde cesurların çocukları şu cümleyi kullanacak.” Bizim büyüklerimiz gerçekleri yazarken sizinkiler el ayak öpüyorlardı. O zaman anlaşılacak ki satılmışların çocuklarının boynu bükük, cesurların çocukları da başları dik bir şekilde yürüyecek bu kentte.
Senin gibiler düzeltecek
Mehmet bey çok haklısınız