Bugünkü köşemde sizlere aşk ve kalp üzerine bir yerden alıntı yaptığım bir yazıyı paylaşmak istiyorum.
"Aşk nasıl anlatılır, hangi kelimeler kullanılır? Zor bir soru. Hz. Mevlana'nın karanlıktaki fil hikayesi gibi, herkes bir ucundan tutar, kimi gözü der, kimi kaşı der, yanmış yüreklerinin kokusunu anlatırlar, nasıl yandığı konusunda bir şey anlatamazlar. Çünkü Aşk bir kuş gibidir, ne ele gelir, ne kafese girer, o kendi başına uçar gider. Ne söz dinler, ne makam dinler, yürekleri titretir, kelimeler onun yanında zavallı kalır, onu anlatamaz.
Aşk için ne söylersem söyleyeyim, beş para etmez, onu karanlıkta kimse aydınlatamaz, onu insanın kendi aydınlığında anlatması lâzımdır. Eğer kalbinizde güzelliği görüyorsanız - o aşkı yaşıyorsanız, siz bu dünyada cenneti yaşıyorsunuz. Kimi Cennette Hurisiyle yaşar, kimi Dünyada, fanilikte yaşar.
Sessizliğin içinden kulağa çalan bir namenin, kalbin çarpmasıyla duyulan heyecan gibi. Aşk müzik gibidir. Aşık Veysel Dünya gözü görmüyordu ama, gönül gözü açıktı. Ne diyordu? "Güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasaydı" O güzelliği, kalbinde gören insanlardandı.
Aşkı tarif etmek mümkün değil ama, onu anlamak için şöyle bir düşünce yardımcı olabilir; Aşk insanın birbirine ve Allah'a karşı, kalplerine sürdüğü bir merhem'dir. Katı kalpleri, koyu kalpleri incelten ve onun içindeki güzelliği ortaya çıkartan bir iksirdir. Bir şarkı sözünde anlatıldığı gibi, Aşk bu dünyanın malı değildir; "biz aşkı meleklerden çaldık, birbirimize sımsıkı bağlandık".
Hayatı boyunca Aşkı herkes yaşamıştır ucundan kıyısından, ya da aşka dair sözler duymuştur. Yinede hiç yaşamamış olmak da var ki, bu çok vahimdir. İnsani duyguları olanlar, hiç değilse bir kere sevmiş olmalıdır. Eskiden dergaha gelen derviş adaylarına Şeyhler şöyle dermiş; "Oğlum hiç bir kıza aşık oldun mu? Bu soruya olumsuz cevap verenler, tarikata alınmazmış. Gerçekten de Mevlâ’yı sevebilmek için, mecazi olan Leylâ sevgisine tutulmak gerekir. Hz. Mevlana'nın dediği gibi, "hamdım piştim yandım"
Aşk olmaz'sa, dünyada hiç bir şey olmaz. Toprağın nasıl yağmuru varsa, toprak aşka gelip, içindeki güzellikleri ortaya çıkartıyorsa, aşk ta öyledir. Kalpler de o güzelliği ortaya çıkartıyorlar. En zalim insanın bile kalbinde sevgi varsa, vicdanı vardır, merhameti vardır. Oysa sevmeyi bilmeyen bir insanın neyi vardır? Cezmi Ersöz’ün dediği gibi; "Olmayan bir sevgiliyi beklemek, hiç sevmemiş olmaktan daha iyidir"