İsraf desem aklınıza, elektrik, su gibi temel ihtiyaçlar gelir. Ama kimsenin aklına insanlar, zaman, hayaller ve umutların bir kalemde israf edildiğiyle ilgili düşünceler gelmez. İnsan ve zamanın israf edilmesi geri dönüşü olmayan, geri getirilmesi imkânsız olan birçok olguyu barındırıyor. Eğitim ve öğretim döneminde, iş hayatında ve sonrasında insandan alınanlar israf edilmeseydi, her şey çok farklı olmaz mıydı sizce de.
Hayatımızın belirli zamanlarında birçok konuda israflar yapabiliriz. Herkes elindekini idareli kullanıp boş yere harcamasa israflar önlenebilir. Bu durumda kişiler israfın ne olduğu ve çeşitleri hakkında bazı araştırmalar yaparak bilgi arayışı içine giriyor. İsraflar sadece ekonomik olarak düşünülmez, düşünülmemesi de gerekiyor. Her konuda israf illa ki bulunur. Hele ki günümüzde. Zamanın bile bir israfı vardır. Bir işe olması gerekenden daha fazla zaman ayrılıyorsa bu bir israftır. Herkes bu konuda yeterliliği sağlayarak israfı önlemiş olur.
Sözlükte "haddi aşma, hata, cehalet, gaflet" gibi anlamlara gelen seref kökünden türetilmiş olan isrâf genel olarak inanç, söz ve davranışta dinin, akıl veya örfün uygun gördüğü ölçülerin dışına çıkmayı, özellikle mal veya imkânları meşrû olmayan amaçlar için saçıp savurmayı ifade eder (Lisânü'l-ʿArab, "srf" md.). İsrafla seref arasında ayırıma giderek birincisine "haddi aşmada ifrat", ikincisine "tefrit" anlamını verenler olmakla birlikte genellikle her ikisi de aşırı inanç, tutum ve davranışlar için kullanılmaktadır. İsrafçı kişiye müsrif denir.
Gazzâlî'nin açıklamalarına göre dinin, âdetlerin ve insanlığın gerekli kıldığı yerlere gerekli gördüğü ölçüde harcamak cömertlik, bu ölçülerin altına düşmek cimrilik, bunların üstünde harcamada bulunmak ise israftır (İḥyâʾ, III, 259-260).
İsraf böyleyken ömrün israf edilmesi kabul edilecek bir durum değildir. Hayat ölçüsü olarak kabul edilen ömür sayılı nefes olarak anlamlandırılır. Dönüp bakıldığı zaman geriye ömürle ilgili hiçbir muhasebe yapılmış mıdır? Kişi tarafından. Okumaktan, çalışmaktan gezmek ve tozmaktan zamanı yok ki muhasebesini yapsın. Önce israf edilen hayat sonra israf edilen hayatın muhasebesi.
Küçükken veya ergen olduğu dönemde insan hemen büyümek istiyor. Bir büyüsem bunu yapacağım şunu yapacağım der. Okuldayken okul hemen bitsin üniversiteyi gideyim der insanoğlu. Daha sonra üniversite bitsin de hayata atılayım. Bir iş sahibi olayım der. Ömür böyle geçip gitti bir çırpıda.
Pazartesi günü olduğunda hemen Cuma olsun ki hafta sonuna geçelim der kişi. Sanki hafta içi olan günler ömürden değil gibi boş yaşanıyor. Kış olduğunda hemen yaz olsun denir. Sanki kış ayları ömürden geçmiyor sanılıyor. Çocuklar küçükken hemen büyümeleri istenir anne ve babalar tarafından. Çocukların büyüdükçe dertlerinin de büyüdüğünü bildiğimiz halde hemen büyüsün ki rahatlanır denir. Küçükken ki rahatlığı bir daha bulamayacaklarını bilmezler ki.
Oysa bütün bu cümleleri kurarken insan "ömrümün burası çabucak bitse ya" diyor aslında. Ve birikiyor tükenip gidenler. Geriye baktığınızda dönüşü de yok. Keşkesi de yok.
Ne dilediğine dikkat etmeli insan.