"Bana ızdırap veren, yalnız İslâm'ın maruz kaldığı tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi. Onun için mukavemet kolaydı." Daha önceki devir ve zamanlarda; İslam düşmanları karşı cepheden direk küfür ordularıyla saldırıya geçerek savaşıyorlardı. Böyle durumlarda karşı koymak nispeten daha kolaydı. "Ölürsem şehit kalırsam gazi olurum" şerefli sonuçları vardı.
"Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt gövdenin içine girdi. Şimdi mukavemet güçleşti." Ekser dünyada ve özelde İslam coğrafyasında şimdiki durumda, Allah'ın adını anarak tabiri caiz ile Allahsız yasalar, kanunlar, kurallar, hükümler yapılıp uygulanıyor. İslam görünümlü, yönetimler İslam kardeşliğinin içini boşaltarak, kardeşler arası kin, nefret, buğz ve düşmanlık tohumlarını serperek, döktürülen mazlumların kanıyla filizlendirecek şekilde, Allah muhafaza, çaresi zor keyfi, küfri, cebri cephelerle yaralar açıyorlar.
İşte böylesi acıklı, elim olan bu korkunç şeytani tuzak ve desiselerden dolayı Üstat Bediüzzaman: "Korkarım ki cemiyetin bünyesi buna dayanamaz. Çünkü düşmanı sezemez."
korku ve endişelerini açıkça dile getirmektedir. Dininin düşmanı olan materyalist, emperyalist, siyonist, komünist, ateist, laik, kemalist, faşist, liberal, kapitalist, demokrat olan bir kısım ehli bid'at ve delalet ideolojik hareketlerin öncüleri veya uygulayıcılarının bazen mankenlik kıyafet ve münafıkça eylem ve söylemlerine kanarak, en tehlikeli olanı: İlahi Yasaların mecmu'u olan Kur'an'i hükümranlık ve hakimiyetin düşmanlarını dost zannederek taraftarlık ederler.
Heyhat ki "Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder." Ya bizzat hayırdır zannı ve aldanmasıyla veya "ehvenişer"'in yanlış yorumlanıp yanlış uygulamalarıyla her türlü desteği sağlamaya çalışır.
Meydana gelen bu akıl tutulması denilen toplumsal şizofreni psikoz duruma karşı güya iman edenlerin, "Cemiyetin basiret gözü böyle körleşirse iman kalesi tehlikededir; işte benim ızdırabım, yegâne ızdırabım budur." şeklinde en yüksek bir sada ile dile getirmektedir.
Mülkün temeli olan adalet tehlikeye girmemiş olsaydı, mazlumun karşısında zalimden yana olunmamış olsaydı ve hakkın hakimiyeti için gereken mücadeleler verilerek bedeller ödenseydi, hakkın üstün kılınması için yeterli duyarlılık ve kıyam edilseydi gam yemezdim ifadelerini şöye formüle etmektedir. "Yoksa şahsımın maruz kaldığı zahmet ve meşakkatleri düşünmeye bile vaktim yoktur. Keşke bunun bin misli meşakkate maruz kalsam da iman kalesinin istikbali selamette olsa! "
Not: "..." tırnak içerisindeki ifadeler Bediüzzaman Said Nursi Rh.)ye aittir.