Buradaki embriyo, çıplak gözle görülmeye başladığı andan itibaren, küçük bir et parçacığı (mudga) hâlindedir. Rahman’ın takdiri ile bulunduğu yerde Hay el-Kayyum’un tecellisi ile verilen süre içerisinde gelişir ve kademe kademe dönüşür ve değişir nihayetinde en mükerrem ve müzeyyen varlık olan bir birey olarak insan şeklini almaya başlar.
Bu günün ilmi araştırmalar ve bilimsel deneyler zirvesinde olan biyoloji, embryoloji, genetik tıp vesaire ilimi veriler, insanın gerçek yaratılışı ve donanımı hakkında Kur`an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerin ortaya koyduğu izahatın derinliklerindeki hükümlerin ancak çok cüzi bir kısmını belki tespit edebilmiştir.
Mesela; insanın diğer varlıklardan ayrıcalıklı olan bazı his ve duygular, bu durumdaki biyolojik ve fizyolojik gelişimin hangi safhalarında, nasıl bir hikmet ve mizan ile vücutta yerini almaktadır? Gelinen noktada mevcut ilim ve bilimin buna tatmin edici bir cevabın bulaması henüz sağlanmış değildir.
Kâinatın Efendisi Peygamberimiz (sav)’in, 120 gün sonra ruhun vücuda gönderildiğini bildirmekle, insan vücudunu süsleyen farklı insani duyguların göreve başladığı zamana işaret edilmektedir. Rabbani halk ve icat plan ve programı kanununun gereği olan zigot’un teşekkülünden itibaren 120 gün kadar bir merhalede cenin sadece Rahman ve Rahim olanın biyolojik büyüme kanununa tabidir.
Yani, bu devrede ilahi bir emir ve takdirle hücreler (mitoz hücre bölünmesi) gereğince bölünür ve farklılaşır. Yaratanın yaradılış hükümranlığının külli ve umumi yasaları gereğince aynı büyüme kanunu, bitki ve hayvan embriyolarında da cereyan eder. Farklı bir ifade şekliyle rahimdeki cenin, 120 gün sonra belirgin bir biçimde “Muhakkak ki biz “insan”ı en güzel bir biçimde/mertebede yarattık”[[ 5-: Tin; 95/4 ]]
Hamdolsun ki Rabbimiz biz insanları en güzel bir biçimde, en güzel duygularla, ilâhî ahlâk ile ahlâklanacak bir kabiliyette ve güzellikte, yaşanacak hayat şartlarına uygun ve meşakkatlere katlanabilecek, dünyadaki sorumluluğunu üstlenebilecek mükemmeliyette imkân ve kabiliyetlerle yarattı. Cen/gen ve cenin olan varlık bu Rabbani faaliyet olan yaratılış serüveninden sonra “en güzel surette” insan mertebesine yükselir. Nitekim bu duruma ayette; "... sonra onu bambaşka bir yaratık (insan) yaptık..."[[6- : Mü`minun; 23/14 ]] beyanı ile dikkatlerimizi çekmektedir. Kur’an-ı Hâkimde Hz. Âdem (as)`in topraktan yaratıldığına dair pek çok ayet-i kerime vardır. "Allah sizi (Hz. Âdem`i) bir topraktan, sonra bir meniden (Hz. Âdem`in neslini) yarattı." [[ 7- : Fatır; 35/11 ]]
Şu ayet-i kerimelerde ve daha nice ayetlerde de zahiren veya zımnen insanın topraktan yaratıldığı belirtilir: [[ 8- Âli- İmran, 3/59; Kehf, 18/37; Hac, 22/5; Fatır, 35/11; Mü'min, 40/67; Rum, 30/20. ]]
İlk insanın yaratılışında, günümüzde ve kıyamete dek gelecek olan tüm insanların yaratılışında bu gibi çeşitli devreler, ilahi irade emrinde genelde aynı ve özelde farklı evreler yer alacak. Yine Rabbimiz şöyle buyurur:
"O`dur ki her şeyin yaratılışını güzel yaptı ve insanı yaratmaya çamurdan başladı." [[ 9- : Secde; 32/7 ]] ve yine bu ayette de bu çamurun mahiyetinden açıkça bahsedilir: "Andolsun biz insanı (bir bakıma) kuru bir çamurdan, (ve diğer işlem görmüş bir açıdan) değişmiş cıvık balçıktan yarattık..."[[10-: Hicr; 15/26 ]]
Bu Ayet-i Kerimelerden analaşılıyor ki, diğer birçok bitki, ağaç ve diğer canlılar gibi insani yaratılışın; kuru bir toprakla başladığını ve daha sonra bunun (sonsuz bir ilim, irade ve kudret tarafından tüm elementlerle işlenmiş) çamur halini aldığını anlamak mümkün. Bu çamur dahi nihayetinde süzülerek (elementlerin bileşkesi denilen) çamur özü haline getirilmiştir. "Andolsun ki biz insanı çamurdan süzülmüş bir hülasadan (özden) yarattık." [[11- : Mü`minun; 23/12 ]] Daha sonra balçık halini alan bu balçık/çamur özünün zamanla ilahi emir, hikmet-i hükümet ve komuta ile geliştiği ve değiştiği ifade edilir.
"İblis: “Bu rabbani gelişim, değişim ve dönüşümü kabul etmeyerek) `Ben bir salsaldan (kurumuş çamurdan) değişken bir balçıktan (Hamein mesnun) yarattığın insana secde edemem.` dedi." [[12-: Hicr, 15/33 ]] Bazı müfessirler "insanı bir nutfeden yarattık" hükmünün, Hz. Âdem (as) için de geçerli olabileceğini ileri sürerler. Onlara göre bu balçıktan nutfe hasıl edilmiştir. [[13- : Elmalılı, V/3058 ]]
Bu safhaya kadar olan gelişmeler, günümüzdeki ceninin ilk dört aylık (120 günlük) durumuna benzerlik gösterir. Midedeki besinlerden spermanın süzülerek çıkarıldığı gibi, çamur da süzülerek çamur özü (sülale) hasıl edilmiştir. Bir müddet bu halde kalan çamur özü, balçık şeklini (Hamein mesnun) almış ve daha sonra katı hale (salsal) sokulmuştur.