Şanlıurfa 3.Kitap Fuarında, bizlere ayrılmış stant alanında, kitaplarımızı imzalarken, hemen her sene bir çok kişinin, bilhassa meraklı gençlerin sorduğu 2 önemli soru var.
1-Kime şair veya yazar denilir?
2-Nasıl şair veya yazar olunur?
Geçen senelerde ve bu sene de hemen herkesin bu iki sorusuna aynı cevabı verdim.
Sizden başka birinin faydalanabileceği bir mısra, beyit veya kıta... sizin eseriniz ise şair ve aynı şekilde sizin yazdığınız bir mektup, makale...fikir ve düşüncenin yazarı siz iseniz o bir kişiye ve daha sonra beğenen ve faydalanan kişilere göre yazarsınız. İşte bu kadar..!
Mesela, kurtlu bir küçücük incir de var, kıvamlı kocaman bal gibi olanı da, küçücük çakıl gibi kupkuru bir zeytin de var kocaman yağlı olanı veya tam ters olanı da... Asla küçümsemek maksadıyla demiyorum. Boyu cüce özürlü bir insanda var, kocaman kusursuz bir pehlivan da... Daha farklı örnekler verilebilir.
Aynen bunun gibi. Gerçek manada, tarihsel anlamda uzun ömürlü şair veya yazar olmak, yazılan eser çokluğu ile değil, ehlince kabul gören sanat ve kalite ile orantılıdır. Şüphesiz ki hem kalite hem örün çokluğu her alanda taktir ve tercihe şayandır.
Alakadar olan herkese ve özellikle sevgili gençlere tavsiyemdir. Yazmaz iseniz, başkalarıyla paylaşmaktan çekinirseniz ne şair ne yazar olabilirsiniz..? Arzuladıkça ve ihtiyaç duydukça, ısrarla yazar ve paylaşırsanız en önlü şair ve/veya yazar olabilirsiniz.
Şüphesiz ki bu da: Evvela inanmak, bir gaye ve hedef edinmek, dert edinmek, zaman ayırmak, bol tefekkür ile fıtrata uygun olan alan ile ilgili yeterince okumak, bilerek veya bilmeyerek yanlış yapmamaya pür dikkat etmek, yinede olabilecek yanlışlardan korkmadan ısrarla yazmaya devam etmek ve yazdıklarını başkalarıyla paylaşmak ile mümkündür.
Medeni, mutlu ve müreffeh insanlık yaşamı açısından bu önemli yolun yolcularına bol kazanımlar ve başarılar dilerim. Saygı, Sevgi ve Muhabbetlerimle...