Evet, tespit edebildiğimiz kadarıyla dinimizce çok anlamlı, aziz bir değere sahip olan önemli maddi ve manevi makam ve değerlerle ifade edilen şehâdet'i çeşitli yönlerden ele alıp incelemek ve tefekkür ederek kaynaklara dayanarak üzerinde durup açıklamak mümkün ve lazımdır. Her şeyden önce Kur'an, şehâdeti ruhlar alemi/dünya hayatından önce, alemi şehadet/dünya hayatındaki ve alemi berzah/âhiret hayatındaki şehâdet olarak üç kısma ayırmıştır.
Birincisi, Allah ile insan arasında ki ezelî mukavele alem-i ervah sırasında, insan olarak yaratacağı varlık/insanlarla yaptığı şehâdettir:
"Rabb'im, Ademoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini almış ve onları kendilerine şâhid tutarak: Ben sizin Rabb'iniz değil miyim? (demişti). "Evet, buna şâhidiz!" dediler. Kıyâmet günü, Biz bundan habersizdik!" demeyesiniz" (el-A'raf, 7/172).
Kur'an-ı Kerim'de Yüce Allah(cc), âhirette peygamberler ve insanların kendi vücut organlarının şehâdette bulunacaklarını haber vermiştir. Allah'ın şüphesiz ki her şeyi gördüğü, insanların yaptıkları her şeyin şahidi olduğu, çeşitli âyetlerde dile getirilmiştir. Bu âyetlerden bazılarının meâlini vermek isterim:
"De ki: "Ey kitâb ehli, Allah yaptıklarınızı görüp dururken neden Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorsunuz?" (Alî İmran, 3/98).
Biz onlara, ufuklarda ve kendi canlarında ayetlerimizi göstereceğiz ki o (Kur'an)'ın gerçek olduğu, onlara iyice belli olsun. Rabb'inin her şeye şâhid olması, (her şeyi görmesi sana) yetmez mi?" (Fussilet, 41/53)
"O (Allah) ki, göklerin ve yerin mülkü kendisine aittir. Allah, her şeye şâhiddir." (el-Bürûc, 85/9)
Kur'an, Allah'ı insana şah damarından daha yakın olarak tanıtmaktadır:
"Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne fısıldadığını biliriz. (Çünkü) biz ona şah damarından daha yakınız" (Kaf, 50/16).
İnsanlar daima Yüce Allah'(cc)ın kontrolü altında bulunduklarına, âhirette zerre miskal hayır ve şer her yapılanın ortaya çıkarılacağına inanarak hareket ettikleri zaman, muhakkak ki sürekli olarak kötülüklerden uzak olurlar. Bu kanaat ve inançtan yoksun olan insan, her fırsatta dilediği kötülüğü yapabilir.
Yeryüzündeki hiç bir hükümdar, insanları sürekli olarak ve her yerde kontrol altında tutamaz. İnsanlar sakin köşelerde, tenha yerlerde, başkalarının kontrollerinin dışında kalınca, var olan kuralların dışına çıkar ve nefisleriyle diledikleri gibi hareket ederler.
Her an ve zaman her yerde Allah'ın kontrolünün altında olduğuna inanan insanlar, hiç bir zamanda ve hiç bir yerde, hiç bir noktada Allah'(cc)ın emir ve yasaklarına aykırı hareket etmez, edemezler. Çünkü onların, Allah'(cc)ın müşahede sinin dışında, kontrolu'nun olmadığına inanmadıkları hiç bir yerleri ve zamanları yoktur.
Ahirette Yüce Allah'ın belirlediği iyi ve kötü, her türlü eylemleri ve amelleri için şehadette bulunacağına inanır ve ona göre iyi hareketlerde bulunurlar. Bu inanç, insan hayatında bu derece olumlu yönden etkili olmaktadır
Biraz evvel arzedilen âyette ifâde edildiği gibi, Tabii ki Yüce Allah'(cc)ın insanlara şah damarından daha yakın olduğunu düşünmek ve ona göre hareket etmek, insanı ihsan (iyilik) denilen yüce varlık ve ali bir mertebeye de ulaştırır.
İhsan, insanın Allah ile olan münasebetlerinde, aradaki perdeleri kaldırarak manevi olarak bir şekilde beraber olma şuuruna ulaşması demektir. Nitekim Hz. Muhammed (ASM)'e: "İhsan nedir?" diye sorulunca, şu cevabı vermiştir:
"Allah'ı görüyormuşsun gibi O'na ibâdet etmektir. Her ne kadar sen O'nu görmüyorsan da, O seni görüyor" (Buhârî, İmân, 37; Müslim, İmân, 57; Ebû Davûd, Sünne, 16; Tirmizî, İmân, 4; İbn Mâce, Mukaddime, 9; Ahmed b. Hanbel, 1, 27, 51,53, 219, II, 107, 426, IV, 129, 264).
Yüce Allah'ın başka bir âyette: "Muhakkak ki Rabb'in, her an gözetlemededir" (el-Fecr, 89/14) demesi, bu konuyu ne kadar da te'kid etmektedir!...
Bu konu Kur'an-ı Kerimde bir çok ayetinde yeterince anlatılmakta ve insanlara bu inanç şuurlu olrak aşılanmaktadır (Bk. Kaf, 50/17; es-Secde, 32/6; ez-Zümer, 39/46; el-Haşr, 59/22; el-Cum'a, 62/8; el-En'am, 6/19).(Devam Edecek)