Geçim sıkıntısı insanların iliklerine işlemeyi sürdürüyor. Bu hayat pahalılığı katlanamaz bir durum haline geldi insanlar için. Geçen hafta alınan malzemeyle bu hafta alınan malzeme arasında hep bir fiyat farklılığı oluşmaya başladı. Özelikle 3 harfli büyük marketler kantarın topuzunu kaçırmış durumda. Kasiyer arkadaşların sürekli olarak değiştirdiği fiyat etiketleri onların dâhil herkesin kafasını karıştırmış durumda. Raf fiyatıyla ödeme anındaki fiyat bazen tutmuyor. Ne yapsın kasiyer arkadaş hepsine yetişemiyor.
Bu marketlerde yok yok sebze ve meyve satışı yapılıyor manavlar iş yapamıyor onların yüzünden, kısmen bakkallarda bulunan malzemeler satılıyor bakkallar sıkıntı yaşıyor. Bakkallık mesleğini bunlardan dolayı bırakanların sayısının çok olduğu iddia ediliyor. Beyaz eşya ile elektronik satımı da yapılıyor buralarda. Bu meslek grubundan olanlarda sıkıntı yaşıyor. Kırtasiye malzemesi satıp kırtasiyeciyi, somun satıp fırıncıyı, ev gereçleri satıp zücaciyeleri zora sokuyor. Bu durum alışıldık bir hale gelmiş durumda.
Bu marketleri şehrin her yerinde görmek mümkündür. Karşılıklı yollarda bile açanlar var. Hatta aralarında 100 metre olanlarda bile var aynı isimli olan. Mantar gibi her yerdeler bu marketler. Bu bölgelerde esnaf nasıl ayakta kalacak. Ayrıca Şanlıurfa’dan kazanıyorlar acaba vergiyi Şanlıurfa’ya veriyorlar mı? O da büyük bir soru işaret gibi görünüyor.
Bunun aksine koskoca marketleri bazen 1 kişi bazen 2 kişi bazen de denk gelirseniz şaşırmayın 3 kişi çeviriyor. 3 kişiyi insan anlarda koskoca marketi nasıl bir kişi çeviriyor. Hemen hemen bütün marketlere gittiğim için benzer durumlarla karşılaşmışımdır. Bir kasanın açılması için uzun süre beklersiniz. Galiba orada da bir sömürü var. Emek sömürülüyor. Çalışanlarında işi zor. Gelen müşteriye hoş geldiniz demeyi unutan birini azarladıklarına şahit oldum. İndirimli ürünlerden müşterine satabilmek için yalvaranları da gördüm. Tabi muhtemelen bu şirket politikasıdır. Kasiyerin ne suçu var ki?
Korona asıl kahramanları arasında yer alıyorlar. Salgın ve bulaş döneminde düşük koruma şartları altında en yüksek risk altında çalışan, her gün toplumun her türünden yüzlerce insanla birebir yüz yüze fiziken etkileşime girerek çalışan güzel insanlardır. Yorgun bir gözle o kadar nazik ve güler yüzlü olmaya çalışmaları insanın içini acıtıyor. Çoğu üniversite mezunudur. İş bulamamalarından dolayı mecburen bu işte çalışıyorlar. Genelde muhabbeti seviyorlar. Bir şekilde bir konuşma konusu bulup sohbet ediyorum kendileriyle. Şimdiye kadar gördüklerimin çoğunluğu aklı başında, kültürlü, hoş sohbet ve maalesef bitirdiği bölümle ilgili iş bulamamış gençlerdi. O zaman diyeceksiniz zor geliyorsa çalışmasınlar. Bu zamanda işsiz kalmak hoşlarına mı gidiyor. İş şartları biraz daha düzeltilse güzel olmaz mı onlar için.
Bunlar hep gündemde. Çare bulmak lazım.