Senenin belirli aylarında aileleriyle birlikte mevsimlik tarım işine giden çocuklar okulların açılmasına az bir süre kala hala tarla başında nasırlı ellerle çalışmaya devam ediyor.
Ne okulların açılışını nede okulların kapanışını gören bu nasırlı ellerin sahibi çocuklara imkânlar tanınmazken yapılan sınavlarda ise diğer öğrencilerle eşit şekilde sayılıyor.
Genç nüfus oranının en yüksek olduğu illerin başında gelen Şanlıurfa, işsizliğiyle ön plana çıktığı kadar; okuyamayan gençleriyle, iş hayatına atılamayan kadınlarıyla, mevsimlik işçilerinin yoğun olmasıyla, hizmetlerin yetersiz kalmasıyla da ilklerin başında geliyor.
Eylül ayının ilk haftasıyla açılacak olan okullarda kaç tane sıra dolacak…
Kaç tane işçi servisi kazasında yaralanan ve belki de hayatını kaybeden öğrenci olacak…
Kış aylarında incecik elbise, yırtık ayakkabıyla kaç tane çocuk eğitimlerini sürdürecek…
Kırsal kesimde okuyan kaç tane öğrenci çobanlık nedeni ile okuldan çıkarılacak…
Tüm bu soruların yanında birde şu soruları sormak istiyorum;
Urfalı siyasi yâda bürokratların hangisinin çocukları eğitiminden geç kalıyor?
Bu kişilerin hangisinin çocuğu özel kolejlerde değil de Urfa’nın sıcağında klimasız, tavanı akıtan, duvarları çatlayan okullarda okuyor?
Hangisinin çocuğu halk otobüsü kartına yükleyecek parası olmadığı için o gün yürüyerek belki de hiç okula gitmeyerek gününü geçirdi?
Hangisinin çocuğu yamalı elbiselerle okula geç kaldığında akranları arasında hocaya cevap veremediği için utancından yerin dibine girdi?
İşte bu saydıklarım ve daha sayamadığım onca neden varken çocukların eğitimde eşit olması ne kadar etik bir durumdur. Allah’ın kabul etmediğini kul o kadar rahatlıkla kabul ediyor ki…
Türkiye’nin dört bir yanında maddi imkânsızlıklardan, işsizlikten dolayı eğitimlerine devam etmeyen çocuk varken bu oranın en fazla olduğu illerin başında istisnasız yine Şanlıurfa geliyor.
Geçtiğimiz gün Şanlıurfa’ya gelen Milli Eğitim Bakanı Urfalı tarım işçisi çocuklar için bir şey söyledi mi? Tabi ki de yok…
Neymiş efendim öğretmenler okulda önlük giyecek, öğrenciler sınıflara telefonla girmeyecek bilmem ne bilmem ne. Bunu bu atasözü ile bağlamak istiyorum; Affınıza sığınarak…
ÖLME EŞEĞİM YAZ GELECEK!
Yahu sayın bakanım, siz Urfa’nın 10 bini aşkın öğretmen açığını doldursanıza, mevsimlik tarım işinde çalışan öğrenciler için projeler üretsenize, işsizlikten dolayı pazarda tavla işi yapmak zorunda kalan çocuklar için çözüm üretsenize, kırsal kesimde olup çobanlık yaptığı için teknolojiden uzakta kalan çocuklar için çözüm üretsenize…
Neymiş efendim önlük, neymiş efendim sınıflarda telefon kullanmayın. Bunlar hangimizin evladı için alınan önlem Allah aşına sayın bakanım.