Gün Gelir Ne Sultan Kalır Ne Saray....
Kuşatılması en zor olan kale ve saraylarda, kurtuluş mümkün olsaydı; tarih yazılmaz, padişah ve kral diktatörlerin mezarları bulunmazdı!
Kubbelerinin inşasında, gasp edilmiş insan hak ve özgürlükleriyle, mazlumların kanı olan kale ve sarayların, adının beyaz veya kara, doğuda veya batıda olması, zalimlerin (malumun ilanı olan) sonucunu değiştirmez.
Yani,muhkem yapılan kaleler ve sarayların ömrü, sultanlardan uzun olsa da, er-geç yıkılmaya mahkumdurlar.
Şüphesiz müminler için en muhkem kale iman kalesi, en mükemmel saray Kur'an sarayı, en mutluluk verici manzaralar Sünnet-i Nebevinin İslam'ı ihya ediliş örneğindekini takvanın zevk-u sefası dır.
Sarayda oturan sultan ile çadırda yaşayan hizmetkar dünyalık ölüm ve ahirette hesap verme adaleti açısından hiç fark etmez. Şüphesiz inanan her Muvahhid Müslüman için gerçek budur.
İlahi rahmet ve adalet açısından bu durum, inançsal, psikolojik, sosyal ve siyasal gerçeklik olarak tarih sayfalarının taranmasında karşımıza bir realite olarak çıkmaktadır.
Herkesin hesabı elbette Rabbi'(cc)ne karşı başta nefsiyle, nesliyle, hemcinsleri ve hem demleriyle olacak. Tarih: 8 Ocak 2017 Bir yıl önce bunu
paylaşmıştık.