Travma, günlük yaşantımızda sık kullanılan kelimeler arasına girmeye başlarken, sadece stres düzeyini arttıran olaylara verdiğimiz ad olabilmekte; buna karşın, günlük rutini bozan, ani ve beklenmedik bir şekilde gelişen, dehşet, kaygı ve panik yaratan, kişinin anlamlandırma süreçlerini bozan olaylar, travmatik yaşantılar olarak tanımlanabilir. Her ne kadar fiziksel olarak bir yaralanma akla gelse de duygusal yaralanmaları da içerir. Travmanın en önemli özelliği kişinin günlük yaşantısını önemli bir derecede etkilemesidir. Her kişinin travmaya karşı baş etme yöntemi aynı değildir. Bazı bireyler travmayla ilgili tekrarlayıcı kabuslar, istemsiz düşüncelerle travmayı tekrar yaşama gibi belirtiler gösterirken bazıları ise anımsatan tüm yer ve aktivitelerden kaçınma eylemi gerçekleştirebilir. Kişinin kendisi, ailesi ya da yakınlarının fiziksel bütünlüğüne ya da yaşamına yönelik ciddi bir tehdidin olması, evinin ya da içinde bulunduğu toplumun aniden hasar görmesi, bir başka kişinin ciddi biçimde yaralanmasına ya da ölümüne tanık olmak gibi normal insan yaşantısının dışında olan ve herkeste fark edilir düzeyde stres yaratabilir. Bütün bu olumsuzluklar göz önünde bulundurulduğun da travmanın kişide yarattığı etki kişinin en başta günlük yaşamını, soysal yaşantısını ve onu dışında kalan etkilerde sorunları da beraberinde getireceği söz konusudur . Bireyde travmatik etkinin oluşmasında, olayın kendi şahsına yönelik olması kadar ailesi ve ya arkadaşı olan bir bireyin bu tür olayları yaşadığına tanıklık etmesi de etkilidir. Bireylerin bunun gibi travmatik deneyimlere verdiği ruhsal tepkilerin aynı olması beklenilemez. Travma Sonrası Stres Bozukluğunun ortaya çıkmasındaki en önemli etken travmatik bir olayın yaşanmış olmasıdır. Genellikle travmatik olaydan kısa süre sonra ortaya çıkabileceği gibi başlangıcı aylar, yıllar sonra da olabilir. Travma sonrası stres hastalığında ise: uykusuzluk, kabuslar, olayla ilgili anıların rahatsız edici biçimde sık sık hatırlanması, sürekli olarak olayın tekrarlanacağı korkusu ve bu nedenle diken üstünde hissetme,kolay irkilme, çabuk sinirlenme, gelecekle ilgili plan yapamama,yabancılaşma (başkaları beni veya yaşadıklarımı anlamıyor hissi), olayı hatırlatan durumlarda huzursuz olma ve bu durumlardan kaçınma başlıca belirtileri arasında yer almaktadır. Psikolojik etkileriyle beraber Mide bulantısı, kusma vb. sorunlar ,yorgunluk ,kalp çarpıntısı, göğüs ağrısı,titreme, baş ağrırlı gibi fiziksel etkilerinin de görülmesi beklenir.
Peki bu durumda neler yapılabilir ?
- Travmatik olayların yaşanmasına karşın kontrollü hareket etmek adına önceden olayla bilgi sağlanmalıdır.
- Travmatik olay sonrasın da bedenin temel ihtiyaçları karşılanmaya özen gösterilmeli ve beden ihmal edilmemelidir.
- Duygularınızı paylaşmaktan çekinmeyin. Sosyal çevreden alınabilecek destek ve yardım olayları kısa sürede atlatmanızda etkili olacaktır.
- Sizi meşgul edecek yardım çalışmalarına, hayatınızı düzene koymanıza yardım edecek yapıcı faaliyetlere katılın. Unutmayın ki siz hareket ettikçe olumsuz duygular sizden uzak duracaktır. Küçük işler, büyük problemlerimizi aşmamızda bize çok yardımcı olacaktır.
- Bağımlılık yapan maddelerin kısa sürede etkisini yitireceğini bilin ve sadece ‘’unutmak için içiyorum ‘’ demek yaşanılan olay veya durumu yok etme etkisi yaratmamaktadır.
- Üzerinizde suçluluk hissi yaratacak duygularınızın algılarınızın oyunu olduğunu tekrar edin.
- Yaşanılan olay ve durumun sonrasında güçlü yönlerinizi keşfedin. Dayanıklılığınız,hayata devam etme süreciniz sizlere güç verecektir.
- Pay çıkarın . Evet bu kadar şey yaşadım ama zor şeyler yaşamayı öğrendim ve bu zor süreçte bir sonra karşılacağım zor süreçte nasıl baş edebileceğimi biliyorum diyerek benliğinize olumlu mesajlar , pozitif enerjiler yükleyin.
- Yaşam boyunca belli dönemler de bizi sıkıntıya koyacak , çıkmazda hissettiğimiz zamanlar mutlaka olmuştur . Bir uzmandan yardım almayı ihmal etmeyin .
Travma yaşamın bir gerçeğidir. Ancak bunun bir ömür boyu hapis cezası olması gerekmez. Kendinizi özgürlüğe sürükleyebileceğiniz küçük adımlar , büyük başlangıçlar diliyorum . Sağlıcakla kalın .
Öncelilke çok güzel noktalara değindiğiniz için tşk ederim, lakin günümüz şartlarına baktığımız zaman , gerek ekonomik durum gerekse sosyo kültürel gelişmeler verdiğiniz öneri ve tavsiyeleri zor bir hale sokmuyor değil, örneğin evine ekmek götürmek isteyen bir insanın emeğinin karşılığını almadığı vakit , nasıl stres ve kaygı duygu durum bozukluğuyla baş edeceği merak konusu, kaldıki üretim sürecinde maaş bir işçinin en büyük moteve kaynağı olduğunu bilinen bir gerçek olmasına rağmen , şu günlerde, stresle başa çıkmasıda pek mümkün gözükmemektedir efendim
Kolay gelsin