Adaletin olmadığı toplumların ayakta durmaları mümkün değildir. Adalet toplumların var olabilmeleri için yaşamak ve yaşatmak zorunda oldukları en önemli ilke ve temel olgudur. Sosyal adaletle beraber ekonomik adalet de toplumlar için olmazsa olmaz ilkelerden biridir.
Ekonomik adalet konusunun belki de temelinde insanların birbirlerinin emeğini sömürmemesi vardır. Emeği sömürülen insanların ekonomik açıdan ayağı kalkması ve var olması mümkün değildir. Mevcut ekonomik sistemde en büyük sömğrü aracı faiz belasıdır. Öyle bir bela ki milyonlarca insanın bir ömür süren çalışmasının sadece bir kaç insanın tekelinde kalmasına neden olan ve sosyal adaleti temelinden sarsan bir musibet.
Rehberimiz önderimiz Hz Muhammed (s.a.s.),
Hz. Câbir' den (r.a.) rivayetle;
“Resûlullah faizi yiyene, yedirene, yazana ve buna şahitlik eden iki kimseye lânet etti ve 'Hepsi (günahta) eşittir.' buyurdu.” (Müslim, Müsâkât, 106)
Faiz günahının ne kadar büyük olduğunu anlatmaya kafi gelen bu rivayet bizler için çok önemli bir ikazdır. Kıyamet gününün dehşetinden Rabbimize sığınırız. Bu dehşetli günde şefaatine muhtaç olduğumuz Efendimizin (s.a.s.) lanetine uğramak bizim için geri dönüşü olmayan bir musibet olacaktır.
Faiz konusunda dikkat edeceğimiz diğer bir hakikat ise faiz ile kazanılan malın dağılıp Yok olmaya mahkum olduğudur. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur; “Faiz yoluyla mal çoğaltan hiç kimse yoktur ki, sonunda durumu (malında) azalmaya dönüşmesin.” (İbn Mâce, Ticâret, 58)
Onlarca insanın emeğini sömürmek suretiyle bir araya getirdiğimiz haram malın daha biz ömrümüzü tamamlamadan kaybolup gideceğini en güvenilir kaynaktan öğrenmiş oluyoruz. Özetleyecek olursak; faiz ile mal toplayan kimse bu uğurda ahiretini kaybetmekle beraber, daha dünyadayken elindeki haram parası heba olup gitmektedir. Rabbim bizleri muhafaza buyurdun. Rabbimizin tevfik ve inayetiyle.