Bir imtihan alanı olarak dünya önümüzde duruyor. İnsan nefsini cezbeden türlü süsleriyle beraber... Her insan rahat bir hayat sürerek dünyada her türlü zevki tatmak istiyor. Tabiri caizse cennetin bütün nimetlerini ölmeden bu fani âlemde elde etmek istiyor. Bu istek gerçekleşmesi imkânsız bir talep. Hâlbuki bir misafir gibi burada biraz durup gerçek hayat olan ahiret hayatına geçip gidecektik. Ama geçici güzellikler bizleri asıllardan uzaklaştırdı.
Bizden öncekilerin halinden de ibret almaz olduk. Hani neredeler? Saltanat sürenler, dünyanın bir ucundan diğerine hükmedenler? Ebedi âleme göçüp gitmediler mi? Onlarca devleti hükümdarlığı altına alanlar, yüz binlere hükmedenler toprağın bağrına uzanıp gittiler. Her canlının gideceği gibi.
Unuttuk, heyhat! Geçici dünyanın fani zevkleri bizi Rabbimizden uzaklaştırdı. Oysa en büyük güzelliklerin sahibi, bütün bu güzelliklerin asıllarını ölümden sonra bizler için hazırlamıştı. Ulaşmak için aramızda sadece ölüm perdesi var. Bu zafiyetimizi bilen Hz. Peygamber (s.a.v) efendimiz arkadaşı Abdullah ibni Ömer’in (r.anhüma) şahsında bizleri şöylece ikaz etmiştir; “Dünyada sanki bir garip veya bir yolcu gibi ol”. Garip bir yolcu gibi yolda karşılaştığı ve geride bırakacağı fani şeylere aldanmadan geçip gitmeliydik. Bu Nebevi mesajı alanlar ise bizleri şöyle uyarıyor; “Akşama ulaştığında sabahı gözetme, sabaha kavuştuğunda da akşamı bekleme. Sağlıklı anlarında hastalık zamanın için, hayatın boyunca da ölümün için tedbir al.”
Öyle değil mi? Bir sabah uyanan insan o günün akşamına ulaşamayacak. Akşamına ulaştığı bir sabaha tekrar çıkamayacak. Ne mutlu bu fani ve kısacık dünyada Rabbini razı edenlere. Sağlığında ibadete devam ederek hastalık gelmeden sıhhatinin kıymetini bilenlere. Ölümü hesabını verebileceği bir hayat yaşayarak karşılayanlara.
Yazıklar olsun! Bitmez tükenmez heveslerinin peşinde koşanlara. Ömür nimetini bu yolda harcayıp Allah’ın huzuruna elleri boş çıkanlara. Peygamber efendimizin deyimiyle “gerçek müflislere”. İbadeti öteleyip helak olanlara.
Fani dünya adına sahip olduğumuz her şey (Allah için olanlar hariç) bizi Allah’tan uzaklaştıracaktır. Dünyada çok şeye sahip olup mutluluğu burada arayanlar bu sebeple bu fani dünyadan ayrılmak istemeyeceklerdir. Oysa asıl nimet ve güzellik ahiret hayatında Rabbimizin yanında bizi bekliyor. Dünyadan sıyrılıp ahreti arzulayan bir hayat yaşamak ümidiyle. Rabbime emanet olunuz.
Rabbimizin Tevfik ve inayetiyle.