Hz. Peygamber (sav) sabır hakkında şöyle buyurmuştur;
“Allah hayırını dilediği bir kimseyi günahlarını bağışlamak ve derecesini yükseltmek için onu sıkıntıya sokar” (Buhârî, Merda 1)
Sabır, müsibet karşısında Müslüman’ın en büyük imtihanıdır. Sabreden Mü’min bela karşısında en kazançlı çıkan kimsedir. Sabır musibetin ilk anında takınılan tavrın içinde saklıdır. Bu konuya dikkat çeken Hz. Peygamber (sav); “Asıl sabır felaketin ilk anında olanıdır.” buyurarak sabrın yerini işaret etmektedir. İnsanın başına gelen her musibetin Allah’tan geldiğini bilmesi ise sabrının artmasına neden olur. Musibet Rabbinin insana bir ikramıdır.
Musibet sayesinde insan günahlarından kurtulur ve yine onun sayesinde sevaba nail olarak Rabbine yaklaşır. Dünyaperest insanlar dünyanın sadece zevklerini arzuladıklarından başlarına gelen musibetler karşısında isyan eder ve sabretmeyi başaramazlar.
Müslüman ise dünyanın karşısına ahireti koyduğundan sabretmenin ona çok şey kazandıracağını bilir. Dünyada gösterilen her bir sabrın cennetteki makamını arttıracağından haberdar olan kimse sabır gösterme hususunda azami özen gösterir. Hatta başına bir musibet gelmediğinde bunu bir sıkıntı olarak kabul eder.
Örneğin bir yakınını kaybeden kimse şu müjdeyle rahatlar; “Allah: Mü’min kulumun dünyada sevdiği dostunu aldığım zaman, o kimse sabredip mükafatını benden beklerse karşılığı cennettir.”
Sabır aynı zamanda Allah’ı her an hatırımızda tutmamıza neden olur. Bu hatırlayış ise günahlardan uzak durmak için en büyük nedenlerden birisidir.
Rabbim bizlere musibetler karşısında sabrı cemil nasip eylesin. O’nun tevfik ve inayetiyle.