“Ey iman edenler! Kat kat faiz yemeyin. Allah'tan sakının ki kurtuluşa eresiniz.”(Âl-i İmrân : 130)
Yaşadığımız asrın büyük felaketlerinden birisi de hiç şüphesiz faiz belasıdır.
Emeğin en büyük düşmanı olan faiz, toplumun büyük bir kesiminin emeğini sömürürken kalan azınlığında çalışmadan para kazanmasına neden olmaktadır.
İnsan bazen maddi anlamda ihtiyaç içerisine girebilir. Hesapta olmayan harcamaların neticesinde kazancından fazla paraya ihtiyaç duyabilir.
İslam'ı benimsemiş toplumlarda ihtiyaç sahibi olan fertlerin faiz bataklığına düşmesi engellenerek borç verilmek suretiyle harama düşmelerinin önüne geçilmektedir. Fakat bizim gibi ben merkezli yaşayan fertlerin oluşturduğu toplumlarda din kardeşimiz derdiyle baş başa bırakılarak günaha girmesine ses çıkarılmaz. Acaba dinimiz bu konuda ne yapmamızı tavsiye etmektedir?
“Allah'a güzel bir borç verirseniz O da bunu size fazlasıyla öder ve sizi bağışlar. Allah şükrün karşılığını bol bol verir, cezada ise acele etmez.” (Tegâbün : 17)
“Bir şeyi ödünç vermek, onu sadaka olarak vermekten hayırlıdır.”
İhtiyaç sahibi kardeşimize vereceğimiz borç aslında Allah'ın rızasını kazanmak için yapıldığı için Rabbimiz kendisine verilen borç olarak kabul etmektedir.
Ayrıca Hz. Peygamber'de (s.a.s) sıkıntıdaki kardeşimize borç vermeyi teşvik ederek verilen borcun sadakadan efdal olduğunu ifade etmektedir.
Faizin büyük günah olması ve Hz. Peygamber'in (s.a.s) faizle uğraşanlara lanet etmesi de çok büyük bir musibet olarak payımıza düşmektedir.
Peygamberimiz (s.a.s) faizin insanı helâk eden büyük günahlardan olduğunu belirterek, faizi yiyene, yedirene, yazana ve faiz muamelesine şahitlik eden iki kimseye lânet etmiş ve hepsinin günahta eşit olduğunu belirtmiştir.
Faize bulaşan kimse şunu asla unutmamalıdır; Haram olan faizin helal olan paramıza karışmasıyla beraber bereket kaybolup gider. Dolayısıyla kazandım zannederken aslında kaybeder gideriz.
Kimi zaman bir ev, kimi zaman araba veya daha başka bir şeylere sahip olmak için başvurduğumuz faiz ile beraber Allah'ın gazabını üzerimize çekiyoruz.
Bu gazapla beraber belalar ve musibetler üzerimize oluk gibi yağmaya başlıyor. Sonra şikayet ediyoruz ama artık iş işten geçtiği için belalarla baş başa kalıyoruz. Geliniz küçük bir dünya menfaati için ahiretimizi yakmayalım. Allah'tan hakkıyla korkalım.
Rabbimin tevfik ve inayetiyle.